Diyarbakır'da
eşcinsel olduğu gerekçesi ile babası ve iki amcası tarafından öldürülen R.Ç.'nin
davası 18 Ocak 2013 tarihinde görüldü. Ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezası
ile yargılanan sanıkların davası 4 Şubat 2013 tarihinde 4.celse ile devam
edecek.
Hebûn LGBT Diyarbakır Örgütlülüğü olarak kamuoyu yaratmak, R. şahsında
tüm nefret cinayetlerine karşı durmak adına sanatçı, akademisyen, bilim insanı
ve siyasetçilerimizi yaşanan bu nefret cinayetine karşı başlatmış olduğumuz
kampanyaya destek olmaya çağırıyoruz. Bu kapsamda sizinde bu davaya dair
düşündüklerinizi ve söylemek istediklerinizi yazıp bize yollarsanız web
sitemizde ve sosyal paylaşım ağlarında dolaşıma sokup kamuoyu oluşturacağız.
Şimdiden göstermiş olduğunuz hassasiyet için LGBT toplumu adına teşekkür
ederiz. Nefret cinayetlerinin olamadığı bir dünya düşüyle...
"
R.Ç davasının takipçisiyim. Çünkü;..."
Devamını siz getirin! Mesajlarınızı hebunlgbt@gmail.com adresine yollayın! Biz
yayınlayalım... Sesimiz daha gür, daha yüksek çıksın.
R.Ç
DAVASININ TAKİPÇİSİYİM ÇÜNKÜ;
R.Ç. sistemin ve statükocu anlayışın ötekileştirdiği
biridir. Ana akım medyanın sırtını döndüğü ve erkek devletinin katliamıdır.
Ötekilerin Postası
Facebook Sayfası
R.Ç.
DAVASININ TAKİPÇİSİYİZ, ÇÜNKÜ;
R.Ç. Diyarbakır’da eşcinsel olduğu gerekçesi ile babası ve iki amcası tarafından vahşice öldürüldü.
R.Ç. Davasının Takipçisiyiz, Çünkü ;
- Her şeyden önce R.Ç. bir insandır.
- R.Ç. bir nefret suçu mağdurudur.
-Aydınlanmamış her kirli cinayet başka katliamların meşruiyetidir.
-R.Ç. eril sistemin maktulüdür.
-R.Ç. cinsel yöneliminden dolayı öldürüldü.
-Eşcinsel olmak ne ayıp, ne de ahlaksızlıktır.
-Nefret cinayetleri kamuya mal olmuş meselelerdir. Çünkü R.Ç. cinayeti bireysel bir cinayet değil,
bizatihi LGBT bireylerine yapılmış bir tehdittir.
- LGBT bireyleri özgürleşmedikçe, heteroseksüeller özgürleşmeyeceklerdir.
-Kendisini içinde yaşadığımız sistem içerisinde mutlu hissetmeyen, muhalif gören herkes nefret
cinayetlerine sessiz kalmamalıdır.
-Ben bir ötekiyim ve bütün ötekilerin yanındayım.
-R.Ç. davası taciz/tecavüz kültürünün bir sonucu-ürünüdür
-T.C. Adaleti erkeğin yanındadır. Bkz. N.Ç. davası
Son olarak; haksızlığın takipçisi, adaletin arayışçısı olmak için vicdan sahibi olmak kâfidir.
Yeni Roşinler, Ahmetler, Festuslar, Uğurlar ölmesin diye bu davanın takipçisiyiz.
Avam Fanzin Ekibi
R.Ç. Diyarbakır’da eşcinsel olduğu gerekçesi ile babası ve iki amcası tarafından vahşice öldürüldü.
R.Ç. Davasının Takipçisiyiz, Çünkü ;
- Her şeyden önce R.Ç. bir insandır.
- R.Ç. bir nefret suçu mağdurudur.
-Aydınlanmamış her kirli cinayet başka katliamların meşruiyetidir.
-R.Ç. eril sistemin maktulüdür.
-R.Ç. cinsel yöneliminden dolayı öldürüldü.
-Eşcinsel olmak ne ayıp, ne de ahlaksızlıktır.
-Nefret cinayetleri kamuya mal olmuş meselelerdir. Çünkü R.Ç. cinayeti bireysel bir cinayet değil,
bizatihi LGBT bireylerine yapılmış bir tehdittir.
- LGBT bireyleri özgürleşmedikçe, heteroseksüeller özgürleşmeyeceklerdir.
-Kendisini içinde yaşadığımız sistem içerisinde mutlu hissetmeyen, muhalif gören herkes nefret
cinayetlerine sessiz kalmamalıdır.
-Ben bir ötekiyim ve bütün ötekilerin yanındayım.
-R.Ç. davası taciz/tecavüz kültürünün bir sonucu-ürünüdür
-T.C. Adaleti erkeğin yanındadır. Bkz. N.Ç. davası
Son olarak; haksızlığın takipçisi, adaletin arayışçısı olmak için vicdan sahibi olmak kâfidir.
Yeni Roşinler, Ahmetler, Festuslar, Uğurlar ölmesin diye bu davanın takipçisiyiz.
Avam Fanzin Ekibi
LGBT’lere karşı işlenen cinayetler buzdağının sadece görünen
ölümcül ucudur. Bir toplumda demokrasinin olgunlaşmış olması azınlıkları
korumasıyla belli olur. Birçokları gibi ben de R.Ç.’nin katilleriyle ilgili
süreci izliyor ve bu sinsi cinayetin gereğince cezalandırılmasını umut
ediyorum.
Thomas Schmidinger / Viyana Üniversitesi Siyaset Bilimcisi
R.Ç ile ilgili bu yazıyı yazmak bana çok dokundu. Çok zaman
geçirdim, düşündüm.İnternetteki fotosuna baktım, net bir görüntü değildi ama
orada hayata gülümseyen bir çocuk vardı. İçim yandı. O gülüşün bir apartmanın
merdivenlerin de korkuya, yalvarışa dönüşümünü hayal ettim. Hayatın kendisi
gibi açılmayan kapıları, açamadığımız kapılarımızı. Karşımda bir çocuk vardı.
Nefret cinayetlerini kınayan bir yazı hazırlamam gerekliydi.
Yapabileceğim küçük birşeyin bana bu kadar ağır gelmesi, kendimi yaralı ve
hatta bu topluma ait olduğum için kendimi suçlu hissedeceğimi hiç
düşünmemiştim. Nedir bu “ahlak” denilen şey? Gizlice geyler ve translarla olup
sonra bu durumu inkar etmek mi?
Kendi kız çocuğunu açık artırma gibi başlık parası adı
altında satmak mı? Nedir? R.Ç. , senin hayallerin neydi canım? Belki de şiir
yazıyordun, günlük tutuyordun. Aşık mıydın? Topluma seslenmemeye karar verdim.
Lanet çiçekleri üstünde olsun bu top-lum denen yığının. Sürünün. Henüz ağzında
süt kokan bir çocuk için ne diyebilirim, sahte olmadan… Tişörtünün rengini çok
sevdim mesela. Sıradan bir renk değil. Acaba hiç yurt dışına veya Uludağ’a
kayak yapmaya gitme zamanı olmuş muydu? Dil öğrenmeye zamanı, sevdiği bir kot
pantolonu eskitme zamanı olmuş muydu? Kahvaltıda neyi severdi? Facebook sayfası
nasıldı?… Karşınızda bir çocuk var_dı anladınız mı? Bütün suçu bir kadınla
değilde bir erkekle sevişmesi. Gey olarak doğması. “İnsan” lafı kutsal hale
gelmiş ya, bence artık “insane” yaşayan canlılar arasındaki en zalimi, en
kahredici hilkat garibesi ilan edilsin. Bu yazı çok duygusal, evet biliyorum.
Siz haklısınız, biz suçluyuz. Alın haklılığınızı, ahlakınızı münasip bir
yerinize koyun. Ben sadece gönül insanıyım.
Sevgili ROSİN;
ROSE İtalyanca güller demek bana senin ismin gül manasına
gelen bir şeyleri hatırlatıyor. İçimi o gülün dikenleri yaralıyor kardeşim…
Yerin güller içinde olsun.
Şükran MORAL /
Performans Sanatçısı
R.Ç. davasının takipçisiyim. Çünkü Her insanın dünyası önce
kendi bedenidir, her insan kendi dünyasını bilir, tanır ve yasar.
Her birey özgürce yasama hakkına sahiptir…
Toplumun ikiyüzlü ahlak (namus) anlayışının dayatılan
ahlaksızlık olduğunu biliyoruz… Ve bu ikiyüzlü anlayışın uyguladığı
ayrımcılığı, ötekileştirmeyi de biliyoruz.
LGBT bireylerde her bireyin hakkına ve hukukuna sahip
olmalıdırlar. Ayrımcılık ve nefret suçlarına en yoğun maruz kalan LGBT bireyler
üzerinden işlenen cinayetleri, tacizleri engellemek için TBMM "Nefret
Suçları Yasası"nı acilen çıkartmalıdır.
Ötekiyiz ve Ötekinin Ötekisi Olmaz…
Hatice ALTINIŞIK /
HDK/ Batı İstanbul- Kuzey Dersim
R.Ç. davasının takipçisiyim. Çünkü nefret suçlarının
gerektiği şekilde takip edilip, benzer suçların işlenmesine engel olacak
şekilde, faillerin cezasız kalmadığı; din, dil, ırk, cinsiyet, cinsel yönelim,
sınıf gözetilmeden eşit koşullarda hakların savunulduğu, önyargı ve
hoşgörüsüzlüğün son bulduğu adil bir bir düzen istiyorum...
KIRMIZI / Müzik Grubu
R.Ç. davasının takipçisiyim. Çünkü; bu davanın, ülkemizdeki
diğer davalar gibi sonuçlanmasını istemiyorum. N.Ç.'nin tecavüzcülerini
akladıkları gibi, R.Ç.'nin katillerini de aklasınlar istemiyorum. Kadın
katillerini hoş gördükleri gibi, R.Ç.'nin katillerini de hoş görsünler
istemiyorum. Sivas'ta yakanların zaman aşımıyla aklandığını gördükten sonra R.Ç.'nin
katillerinin de zaman aşımıyla özgürleştirilebilme ihtimalini kabul etmiyorum!
Memleketi satanlara, katilleri, sapıkları aklayanlara, halkları birbirine kırdıranlara
inat, örgütlü LGBT'lerin gücünü göstermek, sadece bu davada değil, ülkemizdeki
tüm hukuksuz davalarda (KCK, Ergenekon, Oda TV, DHKP-C, Tutuklu Gazeteciler, İş
Cinayetleri vs.) göstermek için, R.Ç. davası başta olmak üzere tüm davaların
takipçisiyim! Eli kanlı katillerin yakasındadır ellerimiz! Daha fazla
arkadaşımız ölmeden, bu bozuk düzene dur diyeceğiz! Yaşasın Örgütlü LGBT'ler!
Emre DEMİR
Yaşama hakkını ihlal etmek için; nefret, ezber gerekçe
ediliyor, nefretleri onları, onlar yakınlarını öldürüyorlar. Sana benzemese de,
seni onaylamasa da, yaşama hakkı kutsal...
Serpil ODABAŞI /
Sanatçı
Çünkü R.Ç, bedenine sıkılan 14 kurşunun tanınmaz hale
getirdiği, yol kenarına atılmış, 17 yaşında bir ölüden ibaret değil.
Bedenini parçalayan kaçıncı kurşunda soluğu kesilmiştir
bilmiyorum, ben sessiz sedasız öldürülen R.Ç.’nin çığlığı olmalıyım.
Kısacık yaşamının son
anlarında, babasını kendisine doğrulttuğu tabancanın tetiğini çekerken gördü,
ben tetikçiyi demir parmaklıklar arkasında görmeliyim.
Katillerin namlusunda
mermi kalmış mıdır bilmiyorum, ben boşalan şarjör tekrar dolmadan harekete
geçmeliyim.
R.Ç. davasında sadece
katiller değil, cinayeti bildiği halde aylarca susan akrabalar, “eşcinsellik
hastalıktır” diyen azmettirici bakanlar, “zina kadar suçtur” fetvası veren
imamlar da yargılanıyor, takipçisiyim!
Yıldızlar söner,
Çiçekler solarken, biz davamızı divana bırakmamalı, ayrımcılığa karşı
örgütlenmeli, bu düzenden hesap sormalıyız.
Tunca Özlen / Gökkuşağının Kızılı
R.Ç. davasının takipçisiyim. Çünkü; erkek egemen toplumun
kadın cinayetlerinden sonra LGBT bireylerin katledilmesine yönelik tüm
girişimlerini R.Ç. nezdinde kınamak, sesimizi duyurmak amacıyla bu davaya
şahsım adına müdahilim. Töre cinayetlerini kadınlarla tanıdık, Ahmet yıldız,
R.Ç. gibi LGBT bireylerin katledilmesiyle ne kadar acımasız olduklarını
hatırladık. Bu dava insan hakları adına mühimdir, takibi görevdir.
Dilan Yılmaz
"Nefret cinayetlerinin olmadığı,
hatta nefretin olmadığı bir dünyada yaşamayı hayal ediyorum, istiyorum.
Sevin OKYAY / Sinema Eleştirmeni -
Çevirmen
Herkesin istediği gibi bir hayatı
yaşaması/sürdürmesi en tabii, en vazgeçilmez hakkıdır. Ve bu, her türden yaşam
biçimi için geçerlidir. Hiç kimse, bir başkasının hayatını çizmeye/yönlendirmeye
kalkmamalıdır. Böyle yapanlar dönüp kendi içlerine bakmalılar; çok büyük
ihtimalle, ne kendilerini/ne de hayatlarını seviyorlardır.
Naim DİLMENER / Müzik Eleştirmeni - DJ
İnsanın doğasına kimse karışamaz.
İktidarlaşmış erkeğin kendi namusuna söz getirmek istememesinden kaynaklıdır.
Bunu yapanların öncelikle erkekliğin ne olduğunun farkına varmalılar.
Erkeğin nasıl bir yaşam içinde olduğunu
görebilmeli. Çünkü erkek kendi iradesi dışında hiçbir iradeyi kabul etmez ve
bütün iradeleri de kendisine benzetmeye çalışır. Bunun içindir ki bugün devlet
kadınlara ve eşcinsellere yapılan zulme sessiz kalmaktadır. Her ne kadar
mahkeme de ağırlaştırılmış ömür boyu hapisle yargılansalar bile bu gerçeği
değiştirmez devlet açısından.
Kahraman Akar Encü / Facebook Kullanıcısı
İnsan olmanın gerektirdiği budur. Kalbim
de beynim de bana bunu yapmam gerektiğini söylüyor. R.Ç ne ilk ne de son bunu
hepimiz biliyoruz. Son olsun istiyoruz. Böyle davalarda sanıkların ağır cezalar
almasını istiyoruz artık. Kadınlara ve LGBT bireylere uygulanan sistemli şiddet
ve asimilasyona karşı hep birlikte durmalıyız. Hepimiz aynı gemideyiz ve
sürekli ateş altındayız. Ancak birlikte olursak kurtulabiliriz. Kurtuluş yok
tek başına, ya hep beraber ya hiç birimiz...
Ceren Candemir/ Müzik Yazarı
“R.Ç davasının takipçisiyim. Çünkü hayatım
boyunca, en küçük bir nefreti anıştıran her türlü kelime, cümle ve yazılı,
görsel ve duyusal metin, beni ansızın bu dünyadan koparıp boşluğa fırlattı.
Nefretin ve ondan üreyen örtük ve açık şiddetin bir mekanizma olarak dilden,
dilin içinden çalışmaya başladığını, bir şair, bir çevirmen, bir editör, bir
‘dilci’ olarak en iyi bilenlerdenim. Anlara bölünen ‘ruhsal şiddet’ ve bundan
ne daha aşağı ne de daha üstün olan ‘cana kastetmek’, kendinden farklı olanı,
kendinden farklı yaşayanı, kendinden farklı hissedeni, erkek ise kadınla
sevişmeyeni, kadın ise erkekle sevişmeyeni... ama herkes gibi nefes alanı,
herkes gibi bir kalbe sahip olanı, – Shakespeare’in Venedik Taciri adlı
oyunundaki meşhur Yahudi karakter Shylock’ın unutulmaz tiradını hatırlayın –
kişisel ve toplumsal bir kararla öldürmek, ki bu kişisel olanın kendisi hiç de
kişisel değildir…
R.Ç’nin öldürülmesinin ardından basında
çıkan haberleri takip etmeye çalışıyorum ve ülkem Kürdistan’ın – bana göre –
eksik hassasiyeti karşısında kanım donuyor. Ülkemin her özgürlükçü, her
anti-militarist ve her anti-sömürgeci ferdinin, yürek burkucu bir nefret
cinayetine kurban gitmiş R.Ç şahsında yüreğini ayaklandırmasının tam zamanıdır.
R.Ç tüyler ürpertici nefrete kurban edildi.
Nice R. hep kurban edildi. Bu nefret suçlarını, bu cinayetleri bana karşı
işlenmiş bildim ve topluma soruyorum: “Sessizlik nereye kadar?”
R.Ç davasının takipçisiyim. Çünkü kalbimde
iyi bir ‘nefret’ taşıyorum. Nefretten ‘nefret ediyorum’.
Kawa Nemir / Şair/ Çevirmen, Editör
Amed
Nefretin başlı başına bir suç
olduğuna inanıyorum ve cehaletle beslenen
nefretin R. ve daha
nicelerimizin başına geldiği, maalesef
geleceği gibi ölümle
Sonuçlanmadan önce, insanlara sevmek
öğretilerek engellenmesini
İstiyorum.
Janset KARAVİN / Pandomim Sanatçısı /
Radyocu
Bu Cinayet bir yargısız infazdır. Nefret
cinayetidir. Hayatımız boyunca bütün yargısız infazlara nefret suçlarına karşı
olduk. Bu ve benzeri cinayetlere karşı durmak bütün insan hakları
savunucularının en önemli görevlerinden biridir.
Nebahat Akkoç / KAMER Vakfı Başkanı
Nefret cinayetlerinde kesin kararların
kısa sürede verilmiyor olması canımı yakıyor.
Çünkü R.’in hayatına katledenlerin ve buna
zemin hazırlayanların köklerinin de olduğunu düşünüyorum ve bu köklerin doğuda
yaşayan diğer eşcinsel arkadaşlarımı da hedef alacağı fikri beynimi kemiriyor.
Ailelerin bilinçlendirilmesi gelenek ve görenek saçmalıklarına saplı kalmış
doğu insanlarının (diğer bölgeleri de istisnasız ayırmadığımı bilmenizi
isterim) LGBT’ye bakış açısının değişmesi için böyle davaların en ağır ceza ile
sonuçlandırılmasını istiyorum.
Şundan emin olun ki! Rahat nefes
alabileceğimiz bir sokak değil, bütün sokakları istiyoruz.
Emre KORLU / Yazar / LBGT Aktivisti
... Irkların, dillerin, dinlerin ve
sınıfların olmadığı bir dünya istiyorum.
Bahadır ERŞIK / Facebook Kullanıcısı
Yaşamayı, sevmeyi, sevilmeyi ve sevişmeyi
hak eden biri şu an sadece toprak altında.
Mustafa AYDIN / Facebook Kullanıcısı
Sizleri tüm yüreğimle selamlıyorum
başarılarınızın devamını diliyorum. Nefret suçları yasasının bir an önce
çıkmasını istiyorum.
Ebru KIRANCI / İstanbul LGBTT Dayanışma
Derneği / Aktivist
İnsan haklarının en önemlisi, yaşama
hakkının evrensel ve vazgeçilmez olduğunun farkındayım. Tüm dünya halkları için
ezilenlerin, dışlananların ve ötekileştirilenlerin özgürlüğünün ve korunmasının
barışı ve adaleti getireceğini biliyorum
.
Mustafa Doğan GÜNAL / Facebook Kullanıcısı
Arkadaşlarımın sadece azınlık oldukları
için tehlikede olmalarını istemiyorum.
Nefret cinayetlerinin olmadığı bir dünya
düşüyle...
Burak ALTINDİŞ / Facebook Kullanıcısı
İnsanların cinsel yönelimlerinden kaynaklı
öldürülmeleri kesinlikle kabullenilemez. Hiç kimsenin bir başkasını öldürme
gibi bir hakki olamaz. Toplumumuz daha insancıl olmalıdır, bizler hem insanları
hem Doğayı olduğu gibi kabullenip saygı duymak zorundayız. Onları değiştirme,
yok etme gibi bir hakkimiz olamaz.
Umudumuzu hiç bir zaman yitirmeyeceğiz.
Gurbet Kıvılcım HARMANCI / Çevirmen
Canım yanıyor, bıktım bu ülkede yaşanan
tacizlerden, tecavüzlerden, nefret cinayetlerinden ve yapılan tüm
çirkinliklerin bunu yapan insanların yanına kar kalmasından. Ahmet'i, R.yi ve
daha nicelerini her geçen gün kaybetmekten ve daha birçoklarını da kaybetme
korkusuyla yaşamaktan usandım, usandık artık.
Mehtap Akbaş / Çevirmen
R.Ç. davasının takipçisi olmak sessiz kalmamak, nefret
suçlarına karşı sesini yükseltmek anlamına
da geldiğinden dolayı bende sessiz kalmak istemiyorum. R.Ç.
davasının diğer davalar gibi
sonuçlanmamasını istediğimden, suçluların hakettikleri
cezayı almaları gerektiğinden dolayı bu dava
benimde davam. Daha yaşamının başında, Aile fertleri
tarafından kurşunlanarak öldürülen R.Ç. nin
unutulmaması, nefret suçlarının artik son bulması içinde bu
dava hepimizin davası olmalı. Gelin hep
birlikte sesimizi yükseltelim-hep birlikte R.Ç.’yi
sahiplenelim ve nefret cinayetlerine dur diyelim!
Hakan Taş (Sol Parti
Eyalet Milletvekili Almanya)
R.Ç. davası ve yaşananlar kuşkusuz vahşettir, geleneksellik
olgusunun hoşgörüsüz etkilerinden
yalnızca biridir. Zihniyet hastalıklıdır, yaşanılan yalnızca
bir cinayet değil aynı zamanda özgürlük
ihlalidir katiller en ağır şekilde cezalandırılmalıdır.
Ancak hükmü verecek olan adaletten şüpheliyim.
Türk toplumunun algısı ve değer yargıları izole,
gelenekselci töre zihniyetinin ürünüdür, adalet
anlayışı buna göre şekillenmiştir; dokunulmazlıkları,
kutsallıkları vardır. Bu sebeple yargı sürecini
hızlandırmak ve efektif hale getirmek adına kamuoyu
örgütlenerek sağlam bir duruş ve tutarlı bir tavır
takınmalıdır. Umarım istenilen etkiyi yaratabiliriz ve
nefret cinayetlerinin önüne geçebilmek adına
önemli bir adım atarız.
Merve Hatipoğlu
Bilindiği gibi R.Ç cinayeti on yedi yaşında bir eşcinselin
Diyarbakır'da aile üyeleri tarafından hunharca
öldürülmesi haberi olarak kamuoyunda çok ses getirdi ve biz
LGBT toplumu üyelerinin hayatında
yine, bir kez daha sarsıcı bir haber olarak yer aldı. Biz
özelde LGBT'ler genelde ise toplum açısından
korkutucu ve tehlikeli olan şey, bu tür nefret
cinayetlerinin alışılagelmiş vakalar olmasını kanıksamak
durumunda kalmak, kalıyor olmak. Homofobiyle mücadele
zannedildiği gibi bir acıma/anlama,
hümanizm/vicdan temeli üzerine kurulabilecek değil aksine
temel hak ve hürriyetler bağlamında
ele alınması gereken, böyle ele alındığı takdirde anlam ve
direnç kazanabilecek bir mücadeledir. Bu
sebeple çok kapsamlı ve üzerine çokça konuşulacak bir konu.
R.Ç cinayeti özelinde mağdurun yaşının bir hayli genç oluşu
ve ailesi tarafından öldürülmüş olması
kamuoyuna yansırken öne çekilen başlıklardı, uzun bir süre
"insan kendi evladına bunu yapar mı"
minvalinde çokça yorum gördük. Ama işin acı ve gerçek kısmı
şudur; evet yapar, yapıyor! Bir tarafıyla
da Diyarbakır'da işlenen bu nefret cinayetinin sırf Diyarbakır'da
gerçekleştiği için bölgesel bir boyuta
indirgenerek Kürtlerin feodal oluşu, töre cinayeti ve benzer
tezlerle gerekçelendirilmesine şahit
olduk. Türkiye'nin batısında vuku bulan nerdeyse bütün
eşcinsel/nefret cinayetlerini kriminal, adli
vakalar olarak görmekten imtina etmeyen insanların
Diyarbakır'da işlenen bu suçu ırkçı hezeyanlarla
dile getirmeleri çok da şaşırtıcı değildi aslında. Bu
noktada biz LGBT toplumunun üyeleri olarak şunu
iyi anlamalı ve anlatabilmeliyiz; homofobinin bölgesel ya da
sınıfsal bir önceliği olmadığı gerçeği
kesinlikle görmezden gelinebilecek bir faktör değildir.
Diyarbakır gibi savaş şartlarının hüküm
sürdüğü, belki LGBT politikası yürütmenin batıdaki kentlere
kıyasla, görece daha zor olduğu bir
ortamda Hebun LGBT' nin davanın takipçisi olması ve kamuoyu
oluşturmaya yönelik çabası takdire
şayan.
Davanın son duruşmasında SPOD LGBT' nin müdahil olma
talebinin mahkeme heyeti tarafından kabul
görmesi, ayrıca Diyarbakır Baro Başkanı ve Baro yönetim
kurulu üyelerinin davayı izlemiş olması gayet
sevindirici. Özellikle cinsiyetçilikle mücadeleyi kendine
şiar edinmiş olan Kürt hareketi ve harekete
yakın çevrelerin davaya ve Hebun LGBT' nin çabalarına destek
vermesi eminim nefretle mücadele
konusunda umut vaat edecek ve bizi bu mücadelede bir adım
ileriye götürmeye yardım edecektir.
Ahmet. Y. Yılmaz
Tüm namus, töre cinayetlerini kınıyorum. Ölümlerin son
bulması, insanların korkusuz bir yaşam
sürmesini istiyorum. Bitsin artık. Zaten Kürtleri, bizleri
yok etmek isteyen faşist milletler var. Bari biz
birbirimize kıymayalım.
İnsanca bir yaşam için...
Umutlu yarınlara…
Saygılar...
Sema Arslan
Sevgili Hebun LGBT
Hebûn LGBT Diyarbakır Örgütü olarak R.Ç. şahsında ve tüm
nefret cinayetlerine karşı başlatmış
olduğunuz kampanyaya destek verdiğimizi belirtmek,
Sitelerimizde ve Mail Gruplarımızda ilgili kampanya ve basın
bültenlerinizi paylaşabileceğimizi
bilmenizi isteriz.
Turkgayclub.com
Pedofilinin, tecavüzlerin, ırkçılığın hortladığı, Türkiye’de
eşcinsel olmak ateşten gömlek giymek gibi bir
şey ve kendi istediğin hayatı değil başkalarının dikte
ettiği hayatı yaşamaktır. Kendin gibi olamamak
hep mış gibi yapmak ve o şekilde yaşamaktır. Bunu
değiştirmeliyiz. Bu yüzden nefret cinayetlerinin
takipçisiyim, vicdanım adına, insanlık adına sitemin dikte
etiği her şeyin karşısındayım.
Ahlakının, ekonomik yapısının, geleneksel yapısının, aile
yapısının…
Rüzgâr Azad /Şair -
Yazar/Aktivist
R.Ç. davasının takipçisiyim. Çünkü; " İnsan olan
yerlerim çok ağrıyor."
Final Özge Gündoğdu
Nefret cinayetleri egemen zihniyetin tezahürüdür
Tekçi egemen anlayışın uygulama ve politikaları toplumda
milliyetçi gericiliği beslerken aynı zamanda
bir nefret toplumu yaratıyor. Son yıllarda artan saldırılar
ve işlenen cinayetler toplumsal cinnet halini
göstermektedir.
Kadına dönük şiddetin artarak devam etmesi, azınlık
mensuplarına uygulanan şiddet, toplumsal linç
politikaları ve farklı cinsel yönelimlerinden dolayı
katledilen insanlarımız bu ruh halinin yansımasıdır.
Savaş gerçekliğinde beslenen nefret olgusu egemenlerce
iktidarlarını pekiştirmek için
kullanılmaktadır. Yaratılan Türk İslamcı toplum anlayışı
bunun dışında kalan tüm tercihler ve
farklılıkları yok etmek üzere konuşlandırılmaktadır.
Okullarda başlatılan bu kara zihniyet toplumu yaşamın her
alanında karanlıklarına mahkûm
etmektedir. Coğrafyası, kimliği fark etmeksizin egemen
anlayışın dışındaki her şeyi yok etmeye
programlanmış beyinler birer kıyım makinesine dönmektedir.
Diyarbakır'da eşcinsel olduğu gerekçesi ile babası ve iki
amcası tarafından öldürülen R.Ç. bu karanlık
zihniyetle katledilen insanlarımızdan biri. Var olan bu geri
zihniyetle mücadele edilmediği müddetçe
de son olmayacaktır.
Yaratılmak istenen karanlıklara ve zihniyete karşı
çıkanların R.Ç.’lere sahip çıkma mecburiyeti vardır.
R.Ç. davası sahiplenerek özgürlük, demokrasi ve yaşam
hakkına sahip çıkılacaktır.
O yüzden de görmezden gelmeden, yok saymadan giderek daha
büyük bir yaşam ihlaline dönüşen
LGBT cinayetlerine karşı çıkmalıyız.
DERSİM GAZETESİ
R.Ç. davasının takipçisiyim. Çünkü; bu her şeyden önce insan
olmanın bir gerekliliği. Kimsenin
farklılıklarından dolayı öldürülmediği bir dünya için bu
davanın takipçisiyim.
Ozan UĞUR
R.Ç.’yi kurban eden, böyle bir sevgisizliği hüküm kılan
yargı ve değerlerin kırılması hepimizin ortak
sorumluluğu. Hebûn LGBT bizleri bu ortak sorumluluğa
çağırdığı ve sesine kattığı için şanslı ve
müteşekkiriz.
Kerem Çiftçioğlu
Helsinki Yurttaşlar
Derneği (hYd)
R.Ç davasının takipçisiyim. Çünkü…
Nefret cinayetlerine '' töre cinayeti'' gibi yaklaşıp
üstünün kapatılmasını kabul etmiyoruz!
R.Ç. davasının takipçisiyim. Çünkü;
Kimsenin Ötekileştirilmediği, Kimsenin Esmerleştirilmediği
Bir Dünyada Yaşamak İstiyorum. Her
Türlü FOBİZM'in Bir Hastalık Olduğunu Ve Bunun Hızla
Rehabilite Edilmesini Düşünüyorum. Nefret
Cinayetlerinin Olmadığı Bir Dünya Hayaliyle Bu Davanın Takipçisiyim
...
Mehmet RUMET SOYLU
Cinsiyet ayrımcılığına, tüm nefret suçlarına ve her türlü
ötekileştirmeye karşı çıkmak insanlık
onurumuza sahip çıkmaktır bir anlamda. Hiç kimse
yönelimlerinden dolayı öldürülmeyi, şiddet
görmeyi hak etmiyor. Bu vicdansızlığa ve şiddete dur demek
ve sevginin ne kadar değerli bir şey
olduğunu artık herkesin hatırlaması gerek.
Deniz DURUKAN/Şair -
Yazar
Her bireyin bedeni üzerinde tasarruf hakkı kendisine aittir.
Hiç kimse cinsel yönelimi nedeniyle
ölmemeli, öldürülmemelidir… Ve yine hiç kimsenin bir başka
insanı öldürmek gibi bir hakkı yoktur…
Erkek egemen toplumun dışına çıkanlara tahammülsüzlüğün asıl
nedeninin erk’lerinin yok olacağının
korkusunu taşımalarıdır diye düşünüyorum… Başka R.Ç. lerin özgürce
yaşayabilmesi için Nefret
Suçları yasası acilen çıkarılmalıdır.
Çalışmalarınızda başarılar diliyorum… Yüreğim sizlerle...
Fatma Ünsal /Tiyatro
Oyuncusu
Birini sevmenin günah, yasak ya da ayıp sayılmadığı bir
dünya ve ülkede yaşamak istiyorum. Gencecik
bir insanın, varoluşundan dolayı hunharca katledilip toprak
altına gönderilmesini hiçbir din, ahlak ve
namus gerekçesiyle bağdaştıramıyorum. "Nefret"
başlı başına bir suçtur.
Ali Burak Ayrancı,
Facebook kullanıcısı
R.Ç.davasının takipçisiyim. Çünkü R.Ç.’nin de aralarında
bulunduğu nefret cinayeti kurbanı LGBT’leri,
Ortaçağ’daki engizisyon kurbanlarına benzetiyorum. Milenyum
dönümünde Papalık, engizisyon
kararıyla işkence görmüş, can vermiş kurbanlardan nasıl özür
dilediyse, gün gelecek tacizin ve
şiddetin her türüne maruz bırakılan LGBT’lerden de özür
dilenecek. Ama geçmişte olduğu gibi şimdi
de canlar gidiyor. Hem de evlatların, kardeşlerin canları!..
Hiçbir “kutsal”ın, yaşam hakkından daha
değerli olmadığına inanarak; bağnazlığın, ilkelliğin son bulacağı
aydınlanma anına kadar kurtarılmış bir
can, bir candır diyerek, R.Ç. davasının takipçisiyim.
Zeynep Akkuş.
(Öğretim görevlisi / Çevirmen)
İnsanların cinsel yönelimlerinden dolayı dışlanmaları ve
şiddete uğramamaları gerektiğini
düşünüyorum. Bu davanın takipçisiyim, çünkü öldürülen veya
öldürülme ve şiddete uğrama tehdidi
ile karşı kaşıya kalan eşcinsellerin yalnız olmadıklarını
göstermenin önemli olduğuna inanıyorum.
Türkiye'nin ve dünyanın neresinde olursa olsun, ataerkil ve
heteroseksist toplumsal yapıların kişilerin
kendi varoluşlarına olan müdahalesinin önüne geçilmesi için
görünürlük sağlamanın önemine vurgu
yapmak istiyorum. Bu davanın takipçisiyim, çünkü R.Ç.
davasının önceki benzer davalarda olduğu gibi
bir yargı komedisine dönüşmesinin engellenmesi gerektiğine
inanıyorum.
Kemal Ördek -
Transgender Europe Eş-Başkanı
R.Ç davasının takipçisiyim. Çünkü herkesin huzurlu ve mutlu
bir şekilde yaşadığı bir Türkiye istiyorum.
Baran Abur
R.Ç. bu tür cinayetlere ne giden son kişidir ne de
olacaktır. Bu yüzden çevremizden herhangi birinin
LGBT olmasına hazır mıyız? Çevremizi buna nasıl
hazırlamalıyız. Ben bunlarının hepsinin ötesinden
LGBT'lerle eşit yaşam ve onlara anayasada güvence istiyorum.
Musa ATAÇ-
Öğrenci-Gazeteci
R.Ç. Davasının Takipçisiyim çünkü nefret cinayetleri ülkenin
neresinde işlenirse işlensin, biz
transseksüel, lezbiyen, biseksüel, gey, queer ve kadın/erkek
ikiliğine sığmayan tüm farklı kimlikteki
bireylere "sus, topluma uymazsan başına gelecek olan
bu" mesajı vermektedir. Biz ise farklıyız diye
ölmeyi hak etmiyoruz! Yaşam hakkımızda direniyoruz!
Aligül Arıkan/ trans
aktivist, esnaf
Çünkü İnsan… Özetle…
Ayla Ünlü
R.Ç davasının takipçiyim. Çünkü; bu ülkede her birimiz
istediğimiz gibi yaşayamıyoruz, istediğimiz
gibi yaşamaya çalıştığımızda ölümle tehdit ediliyor,
öldürülüyoruz. İçimizdeki homofobiden
arınamıyoruz. Eşcinselliği hala hastalık olarak
tanımlıyoruz. Cinsel yönelimimizi özgürce yaşayamıyor,
aşağılanıyoruz. Başka bir dünyanın mümkün olduğuna inanlar
bu davanın takipçisi olmalı. Çünkü
özlemini duyduğumuz eşit, özgür dünyada cinsiyet
ayrımcılığının son bulmasını istiyoruz. Çünkü kadın
olduğumuz için aşağılanmak istemiyor, cinsel yönelimlere
saygı gösterilmesini istiyoruz.
Duygu Semiz
R.Ç davasının takipçiyim çünkü artık ülkemde cehaletten
kaynaklı buna benzer başka cinayetlerin
yaşanmaması için başlatılan her türlü kampanyalara destek
vermeyi kendimde bir görev olarak
görüyorum.
Ayşegül Başar
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum